Pazar, Ağustos 28

Bar Sohbetleri

Yarın çıkıyorum taburenin üzerine, bu yıl da sıra bana geldi. Çok bir numara yok bunda da, dünyadaki hiçbirşeyde olmadıgı gibi. İşte, yeni planlar kuracağız olacak mı diye bakacağız. Olmazsa tekrar kuracağız çünkü lego bize küçükten böyle tembihledi. Şikayetçi değilim oyuncak gözüyle bakarsanız hoş şeyler çıkabiliyor ortaya gene o zamanlarda olduğu gibi.
Plan kurmakta bir incelik keşfettim ben onu paylaşmak isterim bu yeni yaşımda 1 yıl ne bok yedin ne değişti derseniz bu inceliğimi tastikledim.
İçinizden geçen şeyi algılarınızı kapatıp hissetmeye çalışmak lazım, ben bu yöne gidersem benim için iyi olur mu yoksa sıçar mıyım.. ama mümkünse bunu yaparken diğer insanlar hakkımda ne düşünecek ya da başarılı olacak mıyım kaygısını taşımayın bunlar bir plan kurmak ve ona uymak için kriter değiller. Kafa bulandırıyor bunlar. Böylece o içinizdeki tuhaf, tayfa benzeyen sezgiler kendini gösterecektir. Şans böyle birşeydir. O an neyi kendinize yakın hissettiğinizi düşürsünüz hatta bu düşünme eyleminden bile uzaktır, çok saftır, o an yazı/tura demek saf sezgi anıdır. Attım, tuttu değildir. Herşey önünüzdedir, yazı da tura da, hepsi zaten sizdir. Hangisini seçerseniz seçin sizi siz yapan şeylere biraz daha katkıda bulunursunuz. Yine de mantık dışı dünyamız seçim yap illa diyecektir.
23ümde hep içimi dinledim, bunu fazla düşünmesem de başarısız oldugumu da sanmıyorum istediğim herşeyi yaptım. 24ümden tek dileğim aynı tayfları aynı netlikte ve hatta daha yakından görmemi sağlayacak ortama beni itmesidir. Gökdelenler, tasmayla gezen köpekler ve aptalcasına cool insanların önüne iterse o zaman kafam karışabilir. Sadece itsin, azıcık dürtsün, ben yolumu bulurum..

Pazar, Ağustos 21

Duty Free HRT

Otobüsün 4 tl civarı suyunsa 7 tl olduğu ama yine de gidilmesini şiddetle(!) tavsiye ettiğimiz ülke. Herşeyin kolayını bulduk, çeşmeleri test ettik baktık sular temiz, marketten bir sefer al,sonra doğa kübünü doldursun.Botanik bahçeleri yiyeceklerle dolu. Bütün milletler böyle yapıyor para evrensel. Türk tür ya kendini çakal sanan onu da gördük, kumarhanede bile kendi kurallarını koymaya çalışan itirazlar yapan çakal Türkler gördük. Kulüplerde kızları elleme çeteleri kurulduğunu gördük. Güldük geçtik, ne yapalım..? Ama kendimizi güvende hissettik garip birşekilde, Türk Türk e ecnebi memlekette kazık atmaz dedik. Bosnalıları sevdik Türkçe konuşma çabalarını şeker bulduk. Hamur işlerinde çok çok çok başarılı, tatlılarda ise fiyasko olduklarını tespit ettik. Adalarını gezdik begendik, sakinliğini de sevdik hapçı partilerini de. Duyduk ki AB ye girecekmiş 2013te, karşıt guruplar varmış, farkettik.
Peki dünyalılara şunu soruyorum, bundan 10-15 sene önce o sokaklarda mermiler bombalar yağarken şimdi duvarlarda izleri hala duran ölümün üstüne ne söylendi de herşey bitiverdi ve biz o evlerin önünde barlarda eğleniyor bulduk kendimizi? Olumlu ya da olumsuz değilim, sadece merak içindeyim ve durum değerledirmesi yapıyorum. Bu gariplik hoşuma gitmiyor değil de oradaki duyguyu bir de o gözle tatmak şart. Aslında partilerde sokaklarda sanki savaşa inat eğleniliyor gibi, sanki bir eylemin doğal olarak içindeyiz gibi hayal ettim.
Öyle, ben ..garip hayaller kurarım bazen..olur öyle..

Cuma, Ağustos 12

Kavgam

Çok klasik okudum da bunu okumadım daha davayı kavgayı biraz daha kendim tecrübe edip öyle okurum diye düşündüm. Suçun, cezanın ne oldugunuysa daha 10 yaşında okumuştum 78 basımıydı sanırım. Eski basım,kelimeler biraz eskiydi. Ama hatırımdadır. Sayfaları, Raskolnikov u herşeyi çok nettir aklımda. Bilelim suç nedir ceza nedir ona göre büyürüz demiştim sanırım.
Kavgalar davalar zaten hep aklımızda. Bazen bağırdıkça bağırasım herşeyi yıkasım geliyo bütün o öfkeyi kusarsam eger kafam rahat edicek ve huzura kavuşucam gibi.. Kapıları sökmek pencereleri kırmak bütün eşyaları fırlatmak istiyorum çekinmeden yapmak istiyorum ewet öyle vazoyu elime alınca bi an tereddüt etmek düşünmek istemiyorum, hemen duygularımı yaşamak istiyorum. Nasıl ki sev sınırsız sev diyorlar işte öyle sınırsız kavga etmek istiyorum. Ta ki yorulup sesim kısılıncaya kadar kavga ediyorum sonra nefes nefese kalıyorum ağlıyorum zayıflamış 40 kg kalmış gibi hissediyorum kulaklarım tıkanıyo ve uyuyorum..
Bütün bu inanılmaz yükselişlerin o an sadece benim kafamda olması ve dünyanın herhangi bi yerinde aynı hissi yaşatabilecegim hiçbir nesne ya da canlının var olamaması ne fena..
Hadi tekrar davana dön, kavganı bırak..Bak çocuklar aç insanlar perişan dünya hiç olmadıgı kadar yalnız ve sen hala kendinle kavga mı ediyosun..

Perşembe, Ağustos 11

TV Bükücü

Bu demokratik fikirlerin bazı sınırları olması gerektiğini düşünmekteyim genelde. Bazen iyimser olup tam demokrasiyi desteklediğim de olabiliyor; yeni, güzel bir düzenin kendiliğinden oluşabilme ihtimalini sevdim ben.
Bir ülkede diziler evlilik programları gibi televizyonu tam deyimiyle aptal kutusu yakıştırmasına uygun kılan aktiviteler bu kadar populerse izleyenler de aptaldır dememizde sakınca yok. Bu durumda demokrasi dışında kalan bu aptallıklar (ki demokrasi ne boktan bir döngüdür bana aptal olan öbürüne özgürlüktür beni delirtir) ortadan kaldırılsa daha sağlıklı olur. -Ama filanca dizi öyle değil bak o gerçekten sanat yaniiii... diyen birilerini duyar gibiyim. Arkadaşım o dizinin de en fazla ilk 5 bölümü sanat sonrası reklam malesef, ama seni alıştırıyorlar bırakamıyorsun mereti. Bu hususta da tek çözümün kendine doğru dürüst bir hobi bulup bu populer kültürün çöplerinden kurtulmaktır.
Bütün gün televizyonlar açık ne yaparsanız yapın fonda o devam ediyor. Sorgulanmalı bence neden böyle yapıyoruz o tv yi açan bizim kendi ellerimiz illa ki bir uyuşma kafa bulma ihtiyacı içindeyiz demekki. Bu uyuşukluk içinde nasıl üretebiliriz, çalışabilirz ki?
Herkes kendini bi amaç uğruna dünyaya gelmiş görüyor da o amaç için hiçbir atılım yapmıyor ya işte o komiğime gidiyor. Acaba size böyle önemli biri olduğunuzu tv de mi söylediler?

Pazartesi, Ağustos 8

D-mode

Artık janjanlı kelimeler pirim yapmıyor diyorlar, yalan. Minimalizm ön planda herkes artık ekolojik takılıyor herşey yenilenebilir, hatta aşklar bile, ayrılmayın one night stand ler artık out oldu deniliyor, külliyen yalandır. 1NS artık entelseniz ve fötr şapkanızla postacı çantanız varsa mükemmel bişe; Aksaray'da rus avındaysanız yanınıza yaklaşılmaz.
Fikirlerimiz de bu ölçekte gelişme(!) gösterdi. Aşağılayıcı tavırlar artık eğitimli ve belli bi zümreye mensupsanız bilginizin ve görmüş geçirmişliğinizin bir sonucu sayılmakta. Fakat Bağcılar da yaşıyor ve bakkalınızı aşağlıyorsanız o zaman geçmiş olsun, kendi ne ki ?! sorusuna tabii tutuluyorsunuz. Yapılan eylem aynı olsa da görüldüğü üzere tepkiler farklı oluyor. Zengin kızların fahişeliği sorun edilmezken, durakta bekleyen travestilere üzülmemiz gibi.
Ekolojik ürünlerin bu kadar pahalı olması hiç şüphe uyandırmıyor nedense onları alan herkes çevreci sayılıyor. Yere çöp atma sorunumuzu bile çözememişken- ki yere tükürmek de büyük sorun ama onun çözüleceği yok o yuzden değinmiyorum- ekolojik ürün almadınız diye fırça yiyebiliyorsunuz.
Aslında hepimiz aynı itin soyuyuz değil mi? Bunu bir görelim, bir kabullenelim. Gerçekten minimlist olmak gerçekten ekolojik yaşamak gerçekten modern olmak neymiş sonra göreceğimize eminim.