Perşembe, Nisan 8

sABEStian

Sebastian şimdilerde pek populer olmayan zamanın iyi kozmetiklerindendir. Abes mi..? Abes pazar günü yediğim kazıktır.
Pazar gününe denk gelen alışveriş isteğimi dizginlemedim ve hemen kendimi trafiğin,çılgınlığın göbeğine attım. Akşam saatlerine dogru neredeyse istediklerimin hepsini toplayabilmişken, işte o anda....
"TANRIM BEN NE YARATTIM!?"
Dedim ki, insanlar açlıktan filan ölüyor ben neler aldım neler harcadım; ama daha da kötüsü geri vermemi isteseler vermeme ihtimalim vardı %40 kadar da olsa rahatsız ediciydi. Sanırım ancak dünya barışıyla filan takas edebilirdim.
İşte o anda o teyze belirdi elinde çantası ve örme lifleriyle.. Tamam, dedim. Aradığımı bulmuştum. Teyze benim vicdanımı temizleyecek bir numaralı beklentimdi.
-teyze ne kadar bunlar?
-mm..mmhmm..mmm..ki
-anlamadım teyzecim kaç tanesi ne kadar?
-mmhm..mm..bir tanesi 12...mmh..hmm
-Nöy??
Neyse, teyzeyle pazarlık yapıp bir tanesini 10 a aldım.
Lif piyasasını bilmiyorum şimdi tabi ama, teyze helal de olsun da yani mezara bir osuruk kalmış hala beni kazıklıyorsun dedim içimden, evet dedim üzgünüm.
Ama seni seviyorum, sevmeme engel değil beni kazıklaman, hatta biliyor musun..kazık koleksiyonum var ve bir gün gelip gezmelisin..

1 yorum:

  1. bu koleksiyonun en güzel tarafı sanırım yenilen kazıklardan ötürü tecrübeler içerisindedir :] bu yüzden müzeleştirilmesi gerekir kanımca. gelinip gezilmesi gerekir..

    YanıtlaSil