Cuma, Ekim 22

Bence Rol, hatta rock and roll

Bazen bu hava üzerimizdeki, bizi etkileyen şey diyorum. Yani yok ya buna inanıyor olamazlar mümkün değil diyorum. Rol yapıyorlar şu an farkında değiller silkelenip birazdan kendilerine gelecekler diyorum. Bunları ne zaman söylüyorum, işte zamandan bir kaç alıntı...
"kutsallıgına inanarak yaşanan tutsaklık öyle kıymetlidir ki o tutsaklık için herşeyden vazgeçebilir insanoğlu!" Yapmayın ya... Engizisyonda filan mı yaşıyoruz orta çağ avrupasına ancak mı gelebildik zaman cetvelinde?? Bunu "hiç türbanlı sporcu ya da sanatçı duymadım dogru dürüst" demem karşılığında yapılan yorumda gördüm. Bir başkası..
"yargılanmadan kutsallıgına inandıgımız değerler yaşanır umarım bizim topraklarımızda da bir gün.." Neden? Biz koyun muyuz? Kutsal olan doğa, sanat, ruh, sevgi, aşk; bunlardır. Kutsal olan kumaşlarsa onlar putlardır o ayrı bi konu. Ben bu dünyada bizden önce bulunan herşeyi kutsal görüorum tek hücreliler de dahil. Ama sonradan bizim yarım aklımızla koydugumuz abuk kuralları kutsal pek göremiyorum açıkçası. Toplumun ahlak degerleri yaşam için değerli olabilir dinle bir ilgisi yok. Din tek kişilik bir oyunken işin içine cinselliğinizi karşı tarafın duygularını filan katmak da nerden çıktı, pembe dizi mi bu? Saçımı açtım tahrik olur mu filan..? Ne alaka ibadetle şimdi?
Bir silkelen arkadaşım bir kendine gel ..Din nedir inanç nedir hala ordayız. Aziz, bilemem kaçı aptal ama %90 sorunlu bunlar.

Çarşamba, Ekim 20

Başarının Anahtar Deliği

Başarılı mı olmak istiyorusunuz? Çok para kazanıp herkesin saygı duymasını mı bekliyorsunuz? İstedginiz o arabayı mı almak istiyorusunuz? Hatta bazılarınız dünyayı yönetmek filan istiyordur. Bunları toplumun sizden istedigi gibi davranarak -ya da davranıyormuş gibi göstererek yapamazsınız. Kesinlikle olmaz. Önce hayatınızda başarılı olmanın anahtarını arıyorsunuz. Ama hayatınızda anahtarın girecegi bir "delik" yok. Kendinize bir çıkış noktası mutlaka vermişsinizdir. Belki birşeyler kullanıyoruzdur bilemiyorum belki alkoldür belki sigaradır belki kulüpte dağıtıyorsunuzdur belki de rastgele seks yapmaktır sizin anahtar deliğiniz. Hayatınızda bu boşluk mutlaka vardır. Zayıf noktanıza açılan kapıdır o. Ama bunu saklayarak bir yere varamayız. Ne zaman ki küçük göğüslerimizi ya da iletişim bozuklugumuzu ya da kardeşimizin özürünü sevgilimizin dayağını saklamayı bırakırız ve açık açık yaşarız hayatımızı- reklam değil bahsettigim asla reklam değildir- işte o zaman ego gider işte o zaman başarının anahtar deliğini elimizde her ne varsa-iş aşk hobi vs- onunla tuttururuz.
Tırmalayarak birşey olsaydı ben yapardım bütün o adamları dize getirir bütün o projeleri gözlerine sokar bütün o sevgilileri yalvartırdım. Ama o zamanlarda değil, şimdi başarılı hissediorum.
Rahat olun.

Cumartesi, Ekim 16

3Yol

Gördügünüz en şişko kız olabilirim. Gördüğünüz en bakımsız kız ya da en aptal kız da olabilirim. Belki gördügünüz en modern kızımdır. Bunlar tamamen daha önce nerelere, kimlere baktıgınızla ilgilidir. Ben merak ederim acaba kimleri gördünüz daha evel diye çünkü o zaman bilebilirim - acaba ben gördüğünüz hangi kızım?
Bazen hiç umrumda olmuyor bi sigara yakıp camdan dışarı bakıyorum - hiç insan görmüyorum, daha öncesi diye bir şey olamayacak sanırım diyorum. Bu hisle sevginizi çarpıştırdıgınızda bir Tanrı aramaya başlıyorsunuz. İşte orada çıkıyor ortaya inanma isteginiz. İsyanlarınızı bastırmak isterseniz ve şayet bir isyanınız varsa.
Tanrıya ulaşmanın 3 yolu vardır. Sevişmek, meditasyon ve "bir an". Sevişme ve meditasyonu az çok biliyoruz heralde. Bir an dedigimiz şeyse, güzel doğal belki ufacık birşey görüp dünyadan, sadece varolmaktan zevk aldıgınız cinsiyetten zamandan ve yerden bagımsız bir andır.
3ünden biri sizi umarım varmak istediginiz yere ulaştırıyordur. Orada birşeyler öğrenebilirseniz sakinleşir ve tecrübe ederseniz orayı, belki hayat daha yaşanır olabilir.

Çarşamba, Ekim 13

Çok Tuhaf, Sizi Seviyorum

Bir film izlemiştim.Bir aradayız hepsi bu. İtalyan yapımıydı yanılmıyorsam, fransız da olabilir. Çok begenmiştim. Doğal davranan insanlardan hoşlanıyorum. Bugün yolda yanımda oturan takım elbiseli adamın falcı çıkmasından; Hobi olarak yapıyorum aslında Marmara dan mezunum, demesinden. 45 dakika hiçbirşey sorgulamadan sohbet etmekten, saf bilgi alışverişi ve iyi günler. Bu çok oluyor, uzun yol gidip geliyorum çok fazla insanla konuşuyorum, tartıyorum, ölçüyorum, biçiyorum.
Doğal insanlar evet. Aslında bir aradayız hepsi bu. Aslında problem çıkması çok beklenmedik bir durum. Işıklarda koluma yapışıp bana yardım edin lütfen kayboldum diyen minibüs şöförünün samimiyetini, set ekibini aricam siz konuşun bana tarif edin hiçbirşey anlamıyorum lütfen, demesini sevdim evet. Aradan 5 ışık geçti, bir türlü karşıya geçemedim ama sorun değil. Tarifi aldım verdim topluma can verdim.
Sokak hayvanlarıyla göz göze gelmeyi de seviyorum. Onlar da bizimle bir arada. Gözlemliyorlar, ışıkları bekleyerek karşıya geçiyorlar arada bi birbirimize göz kırpıyoruz bazen seviyoruz bazen yardım ediyoruz evimize alıyoruz. Sorun çıkması öyle zor ki. Bir aradayız hepsi bu.

Cuma, Ekim 8

Anne Karnı

Bu uzak doğulular çok acaip şeyler yiyorlar. Bir ara Singapur da en pahalı yiyeceklerden birinin domuz cenininin sırt derisinin kızartması oldugunu duymuştum. Kolpa olabilir. Ama dogrudur bence, ben inandım yani.
Ben annemin karnında 9 ay 20 gün kaldım. Hiç sesimi çıkarmadım. Sancısı birşeyi olmayan annem de beni dogurmayı pek düşünmemiş herhalde. Ekmek elden su plasentadan derken rezervlerim tükenince bile pek bir isyanda bulunmamışım, onlar farketmişler. Nitekim artık yerimden edildiğimde basmışım çığlığı zırlamayı.
Herşey orda mı başlıyor..? Belki de herşey orda bitmiştir. Çok büyük adamlar da bir zaman el kadardı. Çok konuşan insanlar da bir zaman konuşamıyordu. Ve Sokrates de bir zaman hiçbir şey bilmiyordu.
İyi ki merak var. Yoksa bu çılgınlıga bir kılıf uydurmak çok zor olabilirdi.
Hala orada kaldıgımı düşenemiyorum.Neler kaçırmış olacaktım ohooo.. O yüzden mutluyum ama arada pencereden bakıyorum ve düşünüyorum..
Peki bu dünyada bu kurallarla bu sefalet ve kalabalıgın içinde acaba başka evrenlerdeki neleri kaçırıyoruz..?

Perşembe, Ekim 7

Sonbaharda Hayatta Kalmak el kitabı

Sonbaharla birlikte doğa uykuya dalmakta artık. İlkbahardaki hadi şunu bunu yapalım heyecanı geride kaldı biraz. Bu da hoş, sürekli şunu bunu yaparsak yıpranırız kendimizi yenilemek için bir süre bu bize tanınan. Ama toplum dünya yapıları ticari dengeler ve yaşama iç güdümüzü tecrübe ancak edebildigmiz bu anlamsız büyük kentler bizi kış yaz sonbahar demeden çalışmaya dinamik kalmaya itmekte. Bana isyan sebebi bu. İsyan sebeplerimden sadece biri tabi..
Dengeyi kurdum. Buldum bi çözüm. Olay dinamik olmak haldır haldır çalışmak olmasın. Mühim olan iyi hissetmek olsun, sakin dingin erdemli davranmak olsun. Buna yaklaşmaya çalışalım. Kafamızdaki sorunlar depresyonumuz dağılabilir böylelikle.
Haftada 3-4 gün egzersizimizi yapalım -spora gidebiliriz sevişebiliriz bisiklet turları yapabiliriz. Karbonhidratı azaltalım onun yerine meyve koyalım. Cumartesi akşamları taksim yapalım. Geri kalan zamanda embesil filmler izlemeyelim, kitap dergi filan karıştıralım. En azından bi kaç sefer Abant filan gibi doğa manzaralarına karışıp kartpostalın içinde olalım. Doğa bize yol gösterir kendini iyi hissettigin yere sürüklenirsin. Bence karşı koymayalım sonbahar nası olunması gerektigini gösterdiginde, hayır ben dinamik azimli ve çalışkan olacem uleynnn demeyelim. Canımızı sıkan görünmez sorunları ortadan kaldırabilir sonbaharı atlatabiliriz.
Bence bi deneyelim.. :)