Çarşamba, Eylül 28

Peter Pan

Peter Pan'ı Peter Pan yapan yanındaki karakterlerdir. Tek başına Peter peri tozu olmadan ya da Kaptan Kanca, hiçbir şey ifade etmez. Heidi yi bile Heidi yapan alplerdeki ineklerdir aslında. Ama niyeyse insanımız kedini en çok yalnızken güvende hisseder. Zaten çizgi filmler ütopyaları anlatır, şaşırmamak lazım. Ne var ki üzülüyorum, elimde değil. Yıllar geçip insanlar iş güç sahibi oldukça ve hatta holdingler dolusu iş yaptıklarını düşünmeye başladıkça -ki bu baya komiktir- uzaklaşma hissiyle sarmalanmaktalar. Eski arkadaşlarınızı tanıyamaz olursunuz. Size artık pek birşey anlatmazlar. Muhabbetiniz mi açmamaktadır artık yoksa çok mu işleri vardır bilinmez. Her ikisi de değildir bence. Kendiliğinden olmuştur herşey. Kendi seçimlerimizi yine kendi prensizplerimize kurban etmişizdir. Adı da "dünya değişti" olmuştur. Artık büyüdük işimiz gücümüz var eski haytalıkları yapamayız artık sorumlulugumuz var, hem de herkese karşı! Nerden çıkıyor bu saçmalıklar, beyninize kim doldurdu bunları bilmiyorum ama dünyalı olmaya bu kadar heves edilmesi çok ilginç. Ekmek elden su gölden yaşayalım demiyorum. Ama kafamızda bazı prensiplerin yerlerini değiştirirsek en azından, bakın vazgeçin demiyorum, o zaman seçimlerimiz de bunlarla paralel değişme gösterir. Geriye dönüp baktıgımda yaptıgım işlerden hiç ekstra para kazanmadığımı hep kendimi amorti ettiğimi söyleyebilirim. Bunu bilerek yapmadım ama böyle olduğu için de memnun sayılırım. Şunu da gördüm ki cebim doldukça alma isteğim köreldi. Bugün beni çok pahalı bir elbise, bir eşya vs. hiç tatmin etmemekte. Telefonunu değiştirirsen sanki sen artık sen olmazsın gibi geliyo, arabanı da hiç birşeyini değiştirme ben seni böyle seviyorum bu düşüncenle, diyen sevgilimi burdan kocaman öpüyorum. Hiç birşeye değişmem kumu güneşi eğlenceyi arkadaşlarımı ailemi, kibirimi öne atamam, salaklık olur neden yapayım ki?! Hurafelerle çürütemem ömrümü, ay sölemiyim nazar değer ya da konuşmıyım cool olcam! Bugün şu anda bir alışveriş sepetine girip kendimi kasada okutturmak istiyorum..Sanırım değerimden çok beni, bandın diğer ucunda bekleyen alıcı ilgilendirirdi. Poşetim de geri dönüşümlü olursa ne ala.

Pazar, Eylül 18

Kadınlar Delirmiş

Kadınların delirdiğini düşünelim. Hiç bir kadın normal davranmasın, naparlar? Kocalarını öldürüp çocuklarını boğazlarlar belki de tamamen kaçıp giderler ve belki de ev işlerindn temelli vazgecerek kendilerini sanata ya da iş hayatına adarlar komple. Dünya da tam anlamıyla boku yer, napıcaksınız kadın soykrımı mı? Hepsini bi yere kapatıp ihtiyaç oldukça sayıyla erkeği içeri mi alcaksınız? Ava giderken avlanırsınız kesin. Daha evvel bahsettiydim kadınlar zaten delidir. Hele bi deli tanıyorum ki gerçekten artık anlamaka zorlanmaktayım. Topless güneşlenmesine alıştım kendi kendine konuşmasına hatta bazen bağırıp çağırmasına bile, onları anlıyorum. Fakat geçenlerde gördüğüm manzara beni şok etti. Karanlıkta kafasından aşağı döktügü boyanın kutusuna saf saf bakıp öylece duruyordu bembeyaz saçları ve yüzüyle. Bu kadının sorunları olabilir dedim ewet ama yanından öylece geçenlerin daha büyük sorunları vardı. Ben de polisi aradım ve ailesini bulmalarını istedim gerçekten kötü durumdaydı. Dün sabah otobüs durağında yine karşılaştık ben bu sefer kendi ATP ile çalışan şehir içi taşıtımda oldugumdan hızlı geçtim biraz ama gerçekle yüzleşmeme yetti, herşeyi anladım sanırım.. Bu sefer de kırmızı boya dökmüş öylece durakta güneşin altında duruyordu. Sanırım kendi yansımasını bi yerde farketti ve normale döndürmek için kırmızıya boyadı kendini. Sanırım tek istediği normal olmaktı, o derinliğe ulaşbildik mi beyler bayanlar? Tamam şimdi burnumu tutup TIK ettiriyoruz...Evet.. Normal olmaya çalışmak.. Bugün kafamızdan aşağ yeşil mavi sarı ne dökersek dökelim normal olmamız imkansız gibi. Normal insanoğlu için bi ütopya, fizikte bile varla yok arası bi çizgi. Kimbilir belki de dalga geçmiştir sokak ahalisi onunla onlar boyamıştır belki de yüzünü.. benim varsayımım bu, belki kendi arayışımı ona yansıttım belki bununla yüzleşmeyi ben istedim.. Farketmez.

Cuma, Eylül 16

Haydarpaşa Psikiyatri

Çok korkarım hala. Neden bilmiyorum da sürekli o bina beni korkutur. İlk gidişimde küçüktüm geceydi, babama kuduz aşısı yaptırdık. Hemen yanında bi bina daha var,orda. Pskiyatride kuduz aşısı ne gezer mi, gezmeli, ama gezmiyor işte yan binaya koymuşlar. Bu korku tabi ordan içeri bi girsem beni de kesin dışarı salmazlar korkusu da olabilir. Bknz. FNO. Bir far fırçası aldım ve banyo tuzu, severim öyle şeyler. Keyif.
Herkes çok güzel giyinmiş, herkes önemsemiş hoşuma gitti. Bütün deliler gömleklerini giymişler diyebiliriz. Ben pek özenmedim, daha önce giyip kendimi rahat hissetmişliğim olan bi takım vardı onu aynen giydim. Bol bol fotograf çektirdim, ama Chloe de olanları unutamam.. İnsanlar birbirini yiyor bir fotograf için. Fotografçısına bayıldım ama, öyle rahat adam ki soyun dese soyunurdum. Demedi tabi. Pupa da çektirdim video dahil full klip aşağdan yukarıya çekimler de dahil. Hakikatten güldüm orda. Umut Eker seni tanıyamadık kusura bakma. O kadar dövmeden yüzünü seçemedik sanırım. Olsun. Sevdik seni de, hoş sohbetsin. Az biraz farkındasın sanki klinikte hatta acilde oldugumuzun. Ama senin işine gelir gibi de bi havan vardı yani hadi neyse.. Doktor musun deli misin, anlamadık. Velhasıl hoş anılarla döndük. Ama bu alışveriş olayı hakkaten çok acaip. O gözü dönmüşlük, o gönüllülük, o teslimiyet.. Ve tabi o kibir.. Bir Chanel in varsa eğer üzerinde fotograf sırasına asla girmezsin. Yamanırsın. Ya ben de güzel olmak istiyorum, ben de hoş olmak dikkat çekmek istiyorum ben de flirt etmeyi seviyorum. Ben de kadınım. Kibir birşeyin eşantiyonu ama neyin..

Cuma, Eylül 9

Dikkatimi Çektiler Yine

Yazıp duruyorum da -bir de çizip durma aşamam da var iyi ki ondan çok haberiniz yok, sadece bnm anladgm bi sanat şekli, rezalet..-bir kenarda da düşüşüp duruyorum. Böyle yaşıyoruz güzel de acaba yanlışlık mı var bir yerde, acaba biz herşeyi yanlış mı anladık? İsa öyle demek istemedi mi, acaba Musa nın iletişimi mi zayıftı? Hayata bak yani gerçekten böyle olması normal mi? Lidyalılar parayı acaba saç boyası olarak filan kullanıyordu da biz yanlış mı anladık?
Bu kaygılarım niye mi? Baktıgınız zaman renklerle tasvir edebilirsiniz dünyayı da durumları da insanları da.. Ben insanlara baktıgımda çamur rengi birşey görüyorum, ne kadar ironik.. Ama ekru ya da mavi tonlarında olmasını tercih ederdim, dünyaya baktıgımda gri görüyorum bu da ne ironiktir, metallerle kaplı dünyamı böyle gri görmek. Yeşil ya da turkuaz görmeyi isterdim. Renkler hisleri anlatsın istiyorum şimdi. Kendi içime bakıyorum sarı tonları var gibi yeşille biraz karışık. Biz kesinlikle yanlış anladık, fizik kurallarına yanlış yerden başladık herşeye yanlış başladık, o yuzden hiçbir zaman mistik teknolojiye ulaşamayız hep bildiğimiz bilgisayarların bir başka şekli bildigimiz televizyonun biraz daha incesi biraz daha kalını..hep böyle gidicek, bildigimiz insanın biraz zengini biraz fakiri biraz yaşlısı genci.. Aynı eksende ilerleme ya da gerileme konuşulucak ama hiç bi zaman boyut değiştirilemicek. Kişisel olarak değiştirmemiz de önemli olmicak. Bunu dün okulda elime dev sol kağıdı tutuşturmaya çalışan çocuga da açıklamak istedim ama bana "inanmazsan olmaz" filan gibi 500 yıllık kitaplardan okudugu saçma mottoları dayattı.. Arkadaşım boşa çabalıosunuz, çünkü mevzu artık o değil, en azından : olmamalı.