Salı, Ocak 24

Küveti Dolduralım

Siyasetle hiç aram olamadı. Şu dünyayı yöneten dedigimiz tarzdan adamlardan hiç olamam. Amma velakin içimde sanki yönetiyormuşumcasına da bir güven var. Aptal mıyım? Yok, profilim olmadıgımı gösteriyor. Sanki birşey bekliyorum. Küçük birşey, ordan sonra çorap söküğü gibi gelecek gibi herşey.(iyi şarkı olur burdan) Gelecek olan ne ki? Onu da bilmiyorum.
Düşüncenin yaratılış anını hiç gözlemlediniz mi? Aklınıza birşey gelir ve .... bi aydınlanma mı olur? Köpüklenme mi? Yükselme mi? Nedir o yaratma hissi, bulma, "evreka hissi" nedir?
Küveti köpürttüğümde hep aynı şeyi görüyor ve duyuyorum. Tısss sesi ve patlayan baloncuklar, köpüklerin ardından yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan su. Temiz-pis-bulanık-berrak o duruma göre değişiyor. Onu öyle bir bağdaştırıyorum ki yaratmakla. Adeta, evreka bu işte!, diyorum. Zaten olanı açığa çıkarmak o halde yaratmak. Böyle küvette, tuvalette düşünüp duruyorum işte ben de. Zaman kavramını sorguluyorum, yaratıcılığın temeline inmeye çalışıyorum boş vakitlerimde.
Benim kafam bunlardayken nasıl düşünebilirim ki siyasi meseleleri, terörü filan,çok saçma buldugum şeylere sadece insanlar gerçek kılmış diye nasıl kendimi adayabilirim? Bir ara mat2 ye bile daha çok adamıştım.(abi aslında çok ilginç ya adamlar nası keşfetmiş bunları) Peki kendi düşüncelerim bana ekmek su olarak dönebilecek mi? Şayet dönemezse,vay halime...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder