Cumartesi, Şubat 4

En Büyük Löp Et, Beyin

Balık filan yerken, küçükken, annemiz babamız vs. ayıklardı balığı bak yavrum burası löp et yut gitsin haydi bakayım, derdi. Biz de kılçıksız nefis agızda dağılan bu küçük balığı yutuverirdik büyük balık sıfatımızla. Acımasızdı ortam tabi, elleriyle bi havyanı parçalamakta olan ailenize bakış açınız biraz da çocukken sivrilmenizi sağlayan iq nuzla ilgilidir. Kendimi övmeyeyim, ne düşündügümü hatırlamıyorum gerçekten. Sanki hep aynıydım hep bunları düşünüyordum sadece yıllar geçtikçe ellerim ve ayaklarım büyüdü, göğüslerim hala aynı. Aynaya 20 yıl hiç bakmamış olsaydım herhalde şimdikinden çok farklı fikirlerim olurdu tipimle ilgili. Bana sorarsanız şapşal bi tipim var, her neyse.
Balık yemek de bir keyif işidir. Sabah Lana Sutra dinleyip cam demliğimle salondan papaganları izlemek kadar keyiflidir, ama nüans çaya attığımız karanfildedir. O çayı bir sade içmek vardır, bir de hazırlık aşamsında uykusuzluğu bahane etmeden hevesle içine atacak değişik birşeyler aramak. Bence beyindeki keyif lobu orada devreye giriyor. "Bak kızım, al sana fırsat azıcık keyif için baharatlığı indir o raftan sonra herşey bambaşka olacak." Arada bir de olsa çok güzel giyinin, güzel bir mekanda oturun, en ucuz içkiyi söyleyin, bardak çay bile olabilir, cam size keyif veriyorsa neden olmasın. Bulundugunuz ana bırakın kendinizi, güzel birşeyler yoksa siz olun o şeylerdeki güzellik. Dünya ancak böyle daha iyi bir yer olacak, dışarda valeyle kavga eden kadın/adam olmayın bırakın arabanın sağ tampon altında minik bir çizik olsun, boşverin.
En büyük löp et beyin azizim, yut gitsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder